Geçen günlerde yine şehir dışındaydım. Bu dönem böyle geçecek gibi görünüyor. En çok üzüldüğüm noktaysa sizlerle burda moda haberlerini ve yeni gelişmeleri yakından takip edemeyeceğim. Fakat bugünlerde dezavantajları avantaja dönüştürmekte usta olan biri olarak sizlere, belki de birçoğunuzun gidemeyeceği ya da gitmeyi hiç düşünmediği yerlerdeki güzellikleri yansıtacağım.
Zonguldak'a kadar uzanan iş gezimiz İstanbul'la başladı. Beni hem cezbeden, bir o kadar da korkutan bu şehirde güvenli, konforlu, temiz ve uygun fiyatlı bir otel bulmak bizi hep çok zorladı. Ama sanırım bu sefer, bize ev sıcaklığını sunan otelimizi daha önceki postlarımda da belirttiğim gibi tarih kokan Sultanahmet'te bulduk. Tertemiz, kaliteli, güleryüzlü ve saygılı çalışanlarıyla bir o kadar güvenli olan
"Bucoleon Palace"; harika manzarası, ulaşım kolaylığı ve tabiki de bloğumda olma sebebi olan uygun fiyatıyla, İstanbul dışından gelen İstanbul aşıklarına şiddetle önerebileceğim bir butik otel.
|
işte bu manzaraya uyandık:) |
Veee İzmit'i geçtikten sonra; yeşilin, denizin ve güneşin birleştiği, özellikle bana ciddi bir terapi etkisi yaratan, hiç bitmesini istemediğim yolun ardından hedefimiz Zonguldak'a vardık. Vardığımız an itibariyle hava kararmış olduğundan otelimizi pek keşfedememiş olsak da, sabah uçsuz bucaksız Karadeniz'e gözümüzü açtık yine. Zonguldak'ın tek 4 yıldızlı oteli olan
"Emirgan Hotel" fiyatı ve kalitesiz kahvaltısıyla bizi biraz hayal kırıklığına uğratsa da; karşılaştığım manzara tüm dertlerimi, acılarımı, sıkıntılarımı aldı yuttu adeta...Bu tazelenme süreci için biricik arkadaşlarıma burdan birkez daha çok teşekkür ediyor, sizleri manzarayla başbaşa bırakıyorum...
İyi ve ucuz gezilere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder